Simli kartpostalları ya da kartpostalları hatırlıyor musunuz? Ben çocukken gelen kartpostallara o kadar çok sevinirdim ki. Birinden mektup geleceğini biliyorsunuz ama içinden nasıl tebrik kartı çıkacak heyecanını hiçbir şeye değişmem.
Artık o kadar kolay ulaşabiliyoruz her şeye bu yüzden özlem, sevgi, hasret.... anlamını da yitirmeye başlıyor. Hızlı tüketiyoruz her şeyi. Tebrik kartı arayışı içerisine girdim ama maalesef internet sitelerinde o kadar çeşitliliği az ki hatta kırtasiyelere kartpostal sorduğunuzda tuhaf bir şekilde bakıyorlar size.
Tesadüf eseri instagram da karşıma çıktı bu site: etiket.annesi_kartpostal
Kendimi alamadım tebrik kartlarının güzelliğinden. Kartlar 8 lira ve ayrıca bir güzellik daha var bu süreçte PTT ye gidemem derseniz sizin yerinize sevdiklerinize ulaştırıyorlar kartı. Gönüllü reklamını yapacağım çünkü ben güzel değerlerin yaşatılması gerektiğini düşünüyorum. Belki benim gibi düşünenler ya da simli yılbaşı, simli kartpostallar diye internette arama yapan güzel yürekli insan sana bu paylaşım.
Hadi herkes bu yılbaşında ya da bayramlarda sevdiklerine tebrik kartı göndersin. Çok sevineceklerdir eminim.
Evdekal sözcüğünü çok kullanmıyoruz artık, ama Mart ve Nisan ayındaki süreçler yeniden başladı. Hafta sonu da eşlik edecek birkaç video bırakıyorum buraya. Sağlıcakla kalın. Dinlemeyi en sevdiğim birkaç müzik videosu bırakıyorum buraya. Çoğu kişinin duymadığını düşündüğüm.
Benim olan güzeldir.
Küçük bir çocuğun hiç tanımadığı bir yabancıya el sallaması en büyük masumiyettir ... Çocukların merhameti bize bulaşması dileğiyle huzurlu geceler...
Öncelikle her ne kadar
paylaşımın başlığı çocuklarla sağlıklı iletişim kurmak olsa da iletişimde
dikkat edilmesi gereken maddeleri ikili ilişkileriniz (sevgiliniz, eşiniz,
kardeşiniz, anneniz…) içinde yararlanabilirsiniz
Çocuklar daima izler, yaptıklarınızı fark eder, söylediklerinize dikkat kesilir,
nasıl davrandığınızı görür. Konuşmadığınız zamanda bile daha çok iletişim
içerisinde olabilirsiniz.
Çocuğunuzla nasıl
sağlıklı iletişim kurabilirsiniz.
İletişimde aranızdaki engellerin
farkında olun. Örneğin, Bilgisayarınızın karşısında oturmuşsunuz çocuğunuz
sizinle konuşmak istiyor. Yüzünüz ekrana dönük bir şeyler yazarken
konuşuyorsunuz.
Ya da bulaşık yıkarken, çamaşır
katlarken çocuğunuz sizinle konuşmak istiyor. Siz bulaşık yıkarken çocuğunuza
bakmadan konuşuyorsunuz.
Çocuğunuza verdiğiniz mesaj: Seninle
konuşmak istiyorum ama sana ulaşmak için gereken çabayı göstermeye hevesli
değilim.
Eşinizle, çocuğunuzla konuşurken
aranızdaki engelleri kaldırın. Bilgisayar, televizyon, akıllı telefon,
yaptığınız iş sağlıklı iletişimdeki engellerdir. İşinize bir müddet ara verip
dinleyin ya da ara verilemeyecek bir iş ise. « Az bir işim var. İşim bittikten
sonra karşılıklı oturup konuşalım olur mu?»
« Çoklu duyusal iletişim kullanın.»
Örneğin, onun hizasına inip, nazikçe koluna, sırtına dokunup, gözlerine bakma.
(Sizi işitir, hisseder.)
Mesaj: «Seni önemsiyorum, iletişimimizi
önemsiyorum ve beni duyduğundan emin olmak istiyorum.»
Çocuğunuzu konuşması için cesaretlendirin. Ve
günün bazı saatlerinde konuşması çocuğun daha kolay oluyor. Bu fırsatları
kaçırmayın. Mesela, bazı çocuklar yemek saatlerinde, araba da seyahat ederken
daha konuşkan olabiliyorlar. Bu fırsatları kaçırmayın.
Bebek sesiyle bebek gibi konuşmayın.
Verdiğiniz
Mesaj: Bunu dinlemem gerekmiyor anlamına gelebilir. Sizin normal sesinizi hak
edece kadar büyük değildir, o bir bebektir.
Çocuğunuz yürümeye başladığında bebek sesiyle
konuşmaya son verin.
Sözcükleri yanlış kullandığında çocuğunuza
çıkışmayın ya da onu düzeltmeyin.
Az ama öz konuşun, neyi
iletmek istiyorsanız onu söyleyin. Tanıdığım bütün ebeveyniler çok konuşuyor.
Buna vıdı vıdı yapma deriz. Çocuk ileri de size sağır olacaktır. Söylemek istediğiniz şeye ne kadar az ve öz kelime
bulursanız o kadar iyi.Bu
söylediklerinizin duyulma olasılığını artırır. “Yemek hazır sofraya gel.” Demek
yerine “Yemek hazır, kaç kere çağıracağım seni. Bir kez de bağırmadan gel. Yemeğe
oturmadan elini yıkamayı unutma. Belki önce tuvalete de girersin. Orada havlu
yoksa temiz havlu al. Tuvaletten çıkarken elini yıkamayı unutma. Işığı da açık
bırakma” bu çocuk sizin söylediklerinize sağır oldu. Tekrar ediyorum bu
söylediğim bütün maddeler ikili ilişkilerimiz içinde geçerli.
İletişim de açık olun.
Ondan beklentinizi doğrudan ifade edin. İma da bulunmayın. Örneğin, lütfen
arabadaki ceketini getir kapının yanına as. Yetişkinlerin yaptığı ise şöyle:
Nedir bu çektiğim benim, biri de söyler yardıma ihtiyacın var mı? Nerede ben
köle olmaya gelmişim bu aileye hatta Dünyaya….,
Sohbetlerinizde
tarafsız olun. Çocuklar kendisine odaklanılmayan ve onu hedef almayan şeylerden
konuşmayı daha çok severler. Örneğin, Yolun kenarında bir köpek gördüm koşarak
bir yere gidiyordu, sence nereye gidiyor olabilir? Yetişkinlerde, çocuklarda
sürekli aynı, tekrar eden, kendileriyle ilgili sorular sorulmasından
sıkılırlar.
Çocuğunuzu dinleyin
söylediklerini hemen yargılamayın bölerek düzeltmeyin. Örneğin, arkadaşıyla
kavga etmiş olsun. Kesin sen bir şey yapmışsındır demek ya da arkadaşın seni bu
kadar kızdıracak ne yaptı merak ediyorum?
Çocuğunuzun sizinle
paylaştığı duyguları takdir edin ve onu anladığınızı hissettirin. Gerçekten Ali
seni çok üzmüş olmalı, bunu durum canını sıkıyor, nasıl hissettiğini
anlayabiliyorum.
İletişimde ses tonu çok
önemlidir. İletişimde kararlı bir ses tonu kullanın. Ayrıca yüksek ses tonu
iletişimi baltalar. İnanlar düşüncelerini, duygularını aktarma da bağırmanın
doğru bir yöntem olduğunu düşünürler ama yanlıştır.
Sizin, çocuğunuzun, eşinizin iletişim, sevgi
dili ne? Bunu çözümleyin. Mesela bazı insanların sevgi dili duymaktır. Sevgi
sözcüklerinizi duymadığı zaman sevilmediğini düşünür. Bazı insanların sevgi
dili sarılmak, dokunmaktır. Çocuğunuzun sevgi dili buysa ona sarılın.
Çocuğunuzu görmezden
gelmeyin. Çocuk sizinle konuşurken ona dikkatinizi verin. Çocuğun beden diline dikkat edin.Sözünü kesmeyin. Aktif bir dinleyici olun.
Kendilerini ifade edebilmeleri için zaman tanıyın. Sözlerin altında yatan
mesajlara karşılık verin. Sanırım senin yanında olmamadan korkuyorsun.
İletişim duygusal
gelişimin, sosyal gelişimin ve ruh sağlığının temel konusudur. Zaten iletişimi
iyi olan bir insan birçok problemi rahatlıkla çözümleyebilecek insandır. O
zaman ne diyelim ailenizle birlikte sağlıklı iletişimlere. Sağlıcakla kalın. Hoşça
kalın!
Kaynakça: Porf Dr. Atalay Yörükoğlu
Betsy Braun Doğan Cüceloğlu Sinan Canan/ Açık Eğitim
Dr. Masaru Emotosu
deneyini duymayan, izlemeyen yoktur sanırım. Emota sevgi sözcüklerinin su molekülleri
üzerinde ciddi bir değişiklik yaptığını kanıtlamış bize. İnsanın yüzde doksanının sudan oluşan
bir varlık olduğunu belirterek, sevgi, nefret sözcüklerinin insan
üzerinde nasıl bir etkiye sebep vereceğini de kanıtlamış oluyor böylece. Deneyi
buradan izleyebilirsiniz.
Düşüncelerimiz suya bunu yapabiliyorsa kendimize neler yapabilir.
SU DENEYİ
Buna benzer diğer deney ise pirinç deneyi. Bu deneyde üç tane
kavanoza pirinç konur ve üzerine su geçene kadar, sonra kapatılır. 1 ay boyunca
kavanozun birine sevgi sözcükleri söylenir. Birini hiçbir şey söylenmez ilgisiz
bırakılır. Diğerine ise nefret, kötü sözler söylenir. Bir ay sonunda
pirinçlerde nasıl bir değişiklik oluyor o gözlemlenir. İşin ilginç yanı her gün
1 ay boyunca istikrarlı bir şekilde deneyini devem ettiren kişiler sevgi sözcükleri
söylenen pirincin bozulmadığı hatta bazısının filiz verdiği. İlgisiz
bırakılanın küflendiği, nefret sözcükleri söylenen birincin kararıp, çürümeye
yüz tuttuğu.
PİRİNÇ DENEYİ- Hangi sözlere içerledi de garibin o hale geldi acaba :)
Ben hala şüphe ile yaklaşıyorum. Ama izlediğim videolarda var
insanlar ilk günden son güne çekmiş, evet dedikleri doğru. Ben de yapmaya karar
verdim bir pirinç bir de buğday gibi farklı bir ürün deneyip değiştireceğim
biraz. Bitkiden öte, acaba suyun moleküler yapışımı etkiliyor acaba onu
düşündüğüm için. “Bu deney sözcüklerin suya ve hücrelere etkisini gösteren çok
ama çok önemli sonuçlar içeriyor. Kanseri belki de bu deneyin açtığı yolla,
farklı varyasyonlarının sonuçlarıyla yeneceğiz. Belki bu yolla yaralarımız daha
çabuk iyileşecek, organlar kendilerini yenileyecek.”
Bu doğruysa ben hala şüpheyle yaklaşıyorum. İlgisiz
bıraktığımız, nefret cümleleri kurduğumuz ailemiz, çocuğumuz, çevremizdeki insanlar
nasıl olumsuz etkileniyor bunu cümlelerimizi, kelimelerimizi seçerken düşünmek
lazım. Ama bu deney gerçek olsa da
olmasa da sevginin, sevgi sözcüklerinin insanın içinde baharlar açtıran bir
gücü olduğuna inanıyorum zaten. O zaman ilk önce kendimize sevgi sözcükleri
söyleyerek başlayalım. Evdekalın, sağlıcakla kalın! Görüştüğüm zaman görüşürüüüz!
Merhabalar öncelikle yapmak istediklerinizi yazmakla
başlamak çok iyi bir fikir,bence herkes
boş zamanlarda bunu yapmalı tabi insanlık hali unutuluyor bazen. İzlemekistediklerinizden, okumaktan keyif aldığınız
şeylerden, müziklerden yazın. Bence yazmak çok güzel ve her gün yarım sayfa
yazmanın unutkanlığı geciktirdiğinin kanıtlanmış bir bilgi olduğunu biliyor
muydunuz? Bugün sizlere Ölü Ozanlar Derneği kitabından ve kitaptan uyarlanmış filminden bahsetmek istiyorum,
çünkü gerçekten okunması gereken ve okumayı sevmeyenlerinse izlemesi gereken bir
film olduğunu düşünüyorum.Ben tabi ki
okumaktan yanayım fakat kitapların beyaz perdeye çıkmasına da karşı değilim
çünkü herkes okumayı sevmiyor ve bence herkesin böyle güzel kitaplardan
haberdar olması gerekir. Ancak filmler uyarlamalardanfarklı olursa bence aslını yansıtmadığı için sorun yaratabilir ve kitabın yanlış
tanınmasına neden olabilir.
Carpe
Diem kitabında anı yaşamak ve özgürlük asıl konusu ve öğretmenlerin nasıl yol
alması gerektiğini aile baskısıyla büyüyen; doktor ,mühendis olmasını isteyen
ailelerin çocukları bin bir zorlukla yolladıkları ve okulda tonlarca para
harcıyor olmalarının gereksiz olduğunu, aslında çocuklarına sorsalar belki bu
kadar paraların gitmeyeceğini, çocuklarının yeteneklerine yöneleceklerini ve
herkes özgür olacağını anlatıyor. Aslında tüm mesele buözgürlük. Örneğin bankaya gidiyoruz yüzü asık,
somurtkan biri çıkıyor merhaba demeden ne vardı? Gibi cümleler kuruyor. İnsanın
içinden istemiyorsan, zorlanıyorsan yapma demek geliyor. Tabi ki geçinmek için
zorunlu olabilir ama şuan konumuz bu değil, onu belki başka zaman konuşmalıyız.
Ülkemizde geçim sorunsalı ne yazık ki mevcut bence o yüzden herkes kendinin
farkına varmalı ve ona göre yol almalı, bir meslek seçmeli. Herkes statü sahibi
olacak diye de bir şey yok bana göre film ve kitap aslında bunu ifade ediyor.
Son olaraktakitaptan bir şiir:
Vakit varken tomurcuklar topla.
Zaman hala uçup gidiyor ve bugün
gülümseyen bir çiçek yarın ölüyor olabilir.
Ve bu söz ;kim ne derse
desin kelimeler ve fikirler dünyayı değiştirebilir .
Not olarak da; filme adı geçen baş karakter öğretmen ve öğrencilerin ‘’kapatan,
kaptanım ‘’dediği kişi gerçek hayatta Robin Williams, 2014 yılında evinde
intihar ederek hayatına son vermiştir. Çoğu filminde insanlara umut, özgürlük, hayallerinden
asla vazgeçmemeyi öğütlemişti. Garip yanı da bu aslında, ama kesinlikle
bilinmesi izlenmesi okunması gereken bir film ve kitap olduğunu düşünüyorum.
Misafir yazarımıza bu güzel yazısı ve paylaşımı için teşekkür ederiz. Misafir yazarımız: Nisanur A. Görüşmek üzere. Sağlıcakla kalın #evdekalın. Filmden bir kesit için TIK! Kitap için TIK!
Corono virüsü salgını sadece Türkiye'de değil Dünya da olumsuz etkilerini gösteriyor. Aslında tüm Dünya'da travma durumu yaşanıyor. Bu süreç sağlıklı anlatılmazsa bir iki ay sonra travma belirtileri görülmeye başlanabilir.
Bu travma belirtiler nelerdir. Örneğin, Uyku düzeninde bozulma, Beslenme de bozulma iştahsızlık ya da çok yeme. kabuslar, olayların tekrarlanacağı korkusu, tetikte olma, kolay irkilme, çabuk öfkelenme- sinirlenme, gelecekle ilgili plan yapmama, umutsuzluk, olayı hatırlatan durumlardan rahatsız olma, iç sıkıntı, çarpıntı, nefes almama gibi fizyolojik belirtiler, yaşanan olay geçtikten sonra bile olay tekrardan olacakmış gibi aşırı uyarılma. Örneğin virüsten sonra kalabalık ortamlara girememe, sürekli el yıkma (obsesif durum) gibi bir çok etkisi var.
HABER LİMİTİ ( sabahtan uyuyana kadar haber izlerseniz.Kaygı, korku ve endişenizi artırırsınız. Ve bu ortamda bulunan çocuklarda da kaygı, korku düzeyi artar. Günde belirli saatler aralığında haberleri kontrol edilebilir.)
RASYONEL OLUN (KAÇINMAYIN) (Corona virüsünü görmezden gelmek doğru değil, tamamen gün boyu aklınızın onda olması da doğru değil. Gerekli önlemlerinizi alın.)
RUTİNLERİ DEVAM ETTİRİN (Birçok kişi günlük rutinlerinin bir kısmını kaybetti. Sosyal aktivite onlardan biri, ya da işini evden yürütmek veya okula uzaktan eğitimle katılmak. Bunlar şimdilik kaybettiğimiz rutinler ama hala korumamız gereken rutinlerimiz var. Beslenme düzeniniz, uyku saatiniz... özellikle çocuklarınızın rutinlerine dikkat edin. Normal hayattaki rutin deki bozukluklar da insan da kaygı düzeyini attırır. )
HOBİ EDİNİN, Evde nefes egzersizleri, spor yapın. Kortizol hormonunu artırmak ruh sağlığı açısından önemlidir. Sevdiklerinizle birlikte görüntülü sohbet edin.
Korona virüs yüzünden kültürel aktivitelerden uzak kalanlar için bu paylaşımlarım. Yine az konuşup, az yazı yazıp (yazmaya başlayınca durduramıyorum kendimi) çok paylaşım yaptığım bir paylaşım olacak.
Aslında gelişen teknoloji, yapay zeka ile birlikte şuan da gelecekte bizi bekleyen eğitim, kültürel aktivitelere hazırlık yapıyoruz. Eğitimde dijital dönüşüm yaşanacak. Virüs belki de bu işi hızlandırdı. Bu nedenle krizi fırsata çevirmek lazım.
Hadi o zaman başlayalım:
Vitrin Tasarımı, İlk yardım, Kişisel Stres Yöntemi, Zor İnsanlarla Baş Etme, Kriz Yönetimi, Fotografçılık tekniği, Ürün fotoğrafçılığı, Google drive ile bulut teknolojisi, Çevrimçiçi platform oluşturma, (Uzaktan bir arada olabilmek için öğrenmemiz gereken bir eğitim) Tasarım odaklı düşünmeye giriş, GIMP kullanarak resimler üzerine çalışmak, Etkili iletişim teknikleri, etkili sunum teknikleri, Porgramlama, Web tasarımı, Görsel tasarım ilkeleri, Ai (İlustrasyon)..... eğitimi almak istemez misiniz? Hepsine değinmiyorum sadece bunlar birkaçı. Ben ilustarasyon, kodlama eğitimine başlayacağım. Bunun için: BİLGEİŞ
Yine NLP, Yaratıcı Yazarlık, İşaret Dili, E- ticaret Eğitimi (Bazıları ücretsiz bazıları da cuzi ücrette eğitimler):İlk bin kişiye kadar ücretsiz bin kişiyi geçince ücretli, Ücrette 20-100 lira arasında değişiyor. 7 günlük eğitimler. Programların belirli saat aralığı var. Ben üçünü seçtim (en fazla üç kursa katılabiliyorsunuz) benim seçtiklerim Yaratıcı Düşünce, Korece ve Stres Yönetimi İSTANBUL İŞLETMEENST.
Ve tiyatro/ konserler: Kral Üşümesin oyunu 29 Martta, Macbeth Mutfakta 27 Martta Youtube kanalında: Not: Tiyatro güncellemeye devam edecekler. KUMBA
Macbeth Mutfakta
27 Mart Cuma Tiyatro "Reis Bey" DT/ Canlı
31 Mart Salı Tiyatro "Tembel Memiş" DT/Canlı
7 Nisan Salı Tiyatro "Kantocu" DT/Canlı
14 Nisan Salı Tiyatro "Uçmak" DT/Canlı
21 Nisan Salı Tiyatro "Turta Girmemiş Orman" DT/Canlı
24 Nisan Cuma Konser DOB/ Canlı
Nilüfer Kant Tiyatrosu Evde Kal Tiyatrosuz Kalma sloganıyla yola çıktı. Daha sitelerinde tiyatro kısımları açılmıyor ama bunda düzenleme yapacaklardır. NİLÜFERKENTTİYATROSU
Ve ailenizle birlikte tasarımlar, oyunlar yapabileceğiniz tatlı site: NMA
Yine çocuklarla birlikte eğlenceli vakit geçirebileceğiniz aktiviteler, etkinlikler: GLAZERMUSEUM
Ve farklı ve bilimsel konularda bilgi sahibi olmak istiyorsanız: TUBİTAKGENÇLİK
Hadi birazda sanat galerisi gezelim. Renk Işık Titreşim sergisi gezdim. Yerdeki işaretlenmiş halkalara tıkladığınızda sizi uygun yere getiriyor. Resim tıkladığınızda da resmi daha ayrıntılı inceleyebiliyorsunuz: ARKASSANATMERKEZİ
İletişim Yayınları Okuma Parçaları Kitapların 20 sayfalık içeriği ile ilgili tanıtımına ulaşmanıza fırsat veriyor. İLETİŞİM
Arada ilgilerinize göre TEDx konuşmalarını dinlemekte çok güzel. You tube da daha fazlasını bulabilirsiniz.
Ve VİMEO bu site de birçok video, belgesele (tam hali ya da fargmanına) ulaşabilirisniz. Fragmana ulaşsanız bile size fikir verir. Başka yerlerden ulaşabilmeniz adına. Hadi bir tatlılık bırakayım buraya İstanbulkedi bu belgeseli farklı yerde izlemiştim ben.